BİZE BİR ŞEYLER OLDU
Mustafa ATALAR
Biz, böyle bir millet ve ümmet değildik. Biz insanlığın hayrı ve iyiliği için çıkarılmış en hayırlı ümmet ve millettik! Fakat sonradan bize bir şeyler oldu. Ne olduysa hep sonradan, hep yavaş yavaş ve azar azar oldu. Sanki deneye tabi tutulmuş kurbağa gibi, birileri bize de bir operasyon çekmiş ama bizim hiç haberimiz olmamış!
Kurbağanın birini, fokur fokur kaynayan bir tencerenin içine atmışlar. Fakat kurbağa hemen ani bir refleksle, bir hamlede tencereden fırlayıp kendini dışarı atmış ve kurtulmuş. Aynı kurbağayı, daha sonra ılık su ile dolu ve altında ateş yanan başka bir tencerenin içine koymuşlar. Ilık su kurbağanın çok hoşuna gitmiş. Bu ılık suyun içinde keyif yapmaya başlamış. Derken, zevkten iyice mayışmış. Bu arada suyun alttan sürekli ısıtıldığının, en sonunda kaynamaya başladığının farkına varamamış. Bu gafletinin bedelini de kaynar suda haşlanarak ve can vererek ödemiş. Bize olanlar da bu kurbağaya olanlara benziyor.
Bizim başımıza gelenlerin de bu kurbağanın başına gelenlere benzediği, hem bizim için hem de bütün dünya için çok daha ağır bedellerinin olduğu ortadadır.
Arif Nihat Asya’nın dediği gibi:
Bize bir nazar oldu.
Cumamız Pazar oldu.
Her ne olduysa bize,
Hep azar, azar oldu.
En başından itibaren bize ne olduğunu anlayıp, çareler, çözümler ve tedbirler üretebilmek, hem aklın gereği, hem de dinimizin emridir.
Abdülkadir Geylani’ye göre dört şey, dinden uzaklaşmanın ve sonucunda dini kaybetmenin göstergelerindendir:
1. Eylemlerin, söylemlere, sözlerin, işlere uymaması.
2. İnsanların bilmedikleri şeylerin peşine düşmesi, bilmediği işlere karışması.
3. Bilmediklerini öğrenmeyerek, cahil kalmaya razı olması.
4. İnsanların bilmedikleri şeyleri öğrenmekten alıkonulup, engellemesi.
Abdülkadir Geylani, demek ki bu konu üzerinde de düşünmüş ve sağlıklı bir toplumu ayakta tutan dört temel esas ve umde olduğu kanaatine ulaşmış. Burlar, eylemlerin söylemlere uyması, insanların bilmedikleri şeylerin peşine düşmemesi, bilmediklerini öğrenmeye gayret etmesi, cahilliğe razı olmaması ve başka insanları da bilmediklerini öğrenmeye teşvik etmesidir. Bu müspet ve doğru yolu tutanlar kurtulurlar. Menfi ve yanlış başka yollara sapanlar ise kendilerini türlü felaketlerin içinde bulurlar. Bir toplumun en çok ihtiyaç duyduğu şeyleri öğrenmesine engel olunursa, o toplumun yıkılışı mukadder olur.
Unutulmamalıdır ki, Allah’ın toplumsal, siyasal, ekonomik, psikolojik konularda da değişmez kanunları, bir sünnetullah ve adetullah vardır. Bunları bilmek, öğrenmek ve uygulamak zorundayız. Eğer bunları doğru dürüst bilmez, öğrenmez ve hayatımızı da buna göre düzenleyemezsek Allah korusun bizim de akıbetimizden korkulur.
Halleri ve durumları değiştiren ve düzelten Rabbimiz, bizleri de en güzel hallerle hallendirsin!