DEDE KORKUT’A GÖRE TÜRK SIFAT VE ÖZELLİKLERİ
Mustafa ATALAR
‘Dedem Korkut geldi; şadlık çaldı, boy boyladı, soy soyladı. Gazi alperenler başına gelenleri söyledi’ gibi ifadelerle sanatçı ve hikmet ehli kişiliği tanıtılan, Dede Korkut’un boy boylamaları, soy soylamaları meşhurdur. O, bu tür ezgileri, küyleri ve hikmetleriyle Türk milletinin şerefli geçmişini, övülmeye değer vasıf ve özelliklerini sayıp dökerken; böylece hem yeni nesillere örnek ve rol model gösterir; hem de onları da aynı hüner ve erdemlerle, sıfat ve özelliklerle, hatta daha da fazlasıyla bezenmeye, donanmaya teşvik eder.
Dede Korkut’un boy boylamalarından, soy soylamalarından yola çıkarak Oğuz’un, dolayısıyla Türk Milletinin en önemli, vazgeçilmez, olmazsa olmaz, üstün sıfat ve özelliklerinden bazılarını burada zikrederek bu milletin nasıl bir millet olduğunu tanımaya ve anlamaya çalışalım:
“Güneşin doğduğu kutlu yönden (doğudan) kopup gelen, hak peygambere uyan, hak dine iman eden, hep iyiye, hep doğruya ve güzele yönelen, yükseldikçe yükselen, yüceldikçe yücelen, geldiği yön gibi uğurlu, güneş gibi nurlu bir millet!
Uğru, bahtı, talihi açıldıkça açılmış, devlet güneşi onun burcundan doğmuş, adı, sanı, şöhreti, dört bir yana yayılmış, kutlu, mutlu, uğurlu, namlı, şanlı, devletli, mübarek millet!
Yirmi dört has boylu, otuz iki soylu, kuvvetli, kudretli asaletli, hünerliler, erdemliler, yiğitler, alperenler ocağı, alp ozanlar (büyük sanatçılar) menbaı bir millet!
Göğsü kara dağlarda yaylayan, kuytu güzel ovalarda kışlayan, toy toylayan, sofralar açan, iri iri kazanlar kaynatan, ozanları hikmetler saçan bir millet!
Kızları kıymetli ve iffetli, oğulları saygılı ve edepli, yaşlıları ibadetli ve tâatli, hepsi birbirinden hünerli ve erdemli, namlı, şanlı onurlu ve izzetli millet!
Tek Allah’a inanan, yalnız O’na dayanan, seherlerde yatmayan, güneşten önce kalkan, temiz suyla arınan abdestli, alnı secdeli, namazlı, niyazlı, ağzı dualı, gönlü sevdalı, arı dinli, gönlü imanlı bir millet!
Hakk’ın yâdını dilinden bırakmayan, Kur’an’a sarılan, Kur’an’a bağlanan, arı din önderi Muhammed’e uyan, Hakk sevgisi gönlünden hiç çıkmayan, gür imanlı bir millet!
Aşılmaz dağlar aşan, geçilmez sular geçen, yenilmez düşman yenen, varılmaz yerlere varan, kanlı kâfir illerinde adı anılan, gökyüzünü mavi tavan, güneşi ve ay yıldızı bayrak yapan, tüm dünyada hüküm sürüp, il tutan, devletli bir millet!
Güçlünün gücün kıran, zulme kapı kapayan, haktan ve haklıdan yana olan, mazluma arka çıkan, zalimden öcün alan, zulmün kökünü kesen, zalimi pişman eden ve adaletli ve kudretli bir millet!
Çıplakları giydiren, aç kalmışı doyuran, ağlayanı güldüren, garibi sevindiren, acıları dindiren, güçsüzü ezdirmeyen, hakkını yedirmeyen, yoksulu kalkındıran, merhametli ve şefkatli bir millet!
Soylu güzel atlara binen, düşman üzerine sel gibi gelen, kâbus gibi çöken, yel gibi esen, düşman görse yardımlı, kaçan görse durumlu, aman diyene aflı, yiğitler, alpler yatağı bir millet!
Doğru yoldan sapmayan, Hak yoldan ayrılmayan, terazisi şaşmayan, sağlam adalet tutan, yolsuzu yola koyan, dargınları uzlaştırıp barıştıran, huzur, barış sağlayan, adaletli bir millet!
Yollar köprüler yapan, dünyayı mamur kılan, gönülleri fetheden, devletler kuran bir millet!
Minareli, kubbeli, şadırvanlı, camili, has bahçeli, çeşmeli, mektepli, medreseli, meydanlı, hastaneli, hanlı, kervansaraylı, hamamları kurnalı, yaşanası (yaşanmaya değer, güzel) şehirler kuran bir millet!
Has odalı, bahçeli, şırıl şırıl havuzlu, göz okşayan halılar ve kilimler döşeli, örtüsü, döşeği zevkli mi zevkli evler yaptıran, ulu güzel evleriyle bargâhlı, görklü evler aydını bir millet!
Doğalıdan devletli, olalıdan saadetli, ulu beyler yığınağı, ulu sultanlar budağı, Gazi Hanlar torunu, Arslanlar uruğu bir millet!
Sultan Süleyman uğurlu, Bayındır Han devletli, Salur Kazan beylerbeyli, Dede Korkut bilgeli, Hızır İlyas bilgili, Bu dünyanın direği devletli bir millet!
DEDE KORKUT’TAN GÜZELLEMELER
Müslüman Türk Milletinin en bariz vasfı ve özelliği, Türklüğün en baskın karakteri, bu milletin başka hiçbir millette ve kavimde görülemeyecek kadar fazla ve aşkın bir Allah ve peygamber sevgisine sahip olmasıdır. Türk Milleti, Kur’an’da da –işareten- Allah’ın sevdiği ve Allah’ı seven bir millet olarak tanıtılmaktadır (Maide Suresi, Ayet: 54). Türklerde diğer bütün sevgiler, hatta millet, vatan, bayrak, ilim vs sevgileri bile daha sonra gelir, onlar buna bağlı ve bağımlı sevgilerdir. Sevgiler bilgi, fikir ve gönül süzgecinden geçtiktçe, o oranda şuurlaşır ve en sonunda da milli şuur haline gelir. Türk Milletindeki sevgi sıralamasını en güzel bir şekilde Türklerin Ulu Bilgesi Dede Korkut’un güzellemelerinde de görmek mümkündür:
Ağız açıp över olsam Yüce Tanrı güzel!
Tanrı dostu, din önderi Muhammet güzel!
Onun yoldaşları, şerefli ashabı güzel!
Yazılıp, düzülüp, vahiy yoluyla gökten inen!
Tanrı ilmi, Tanrı kelamı Kur’an güzel!
Otuzuncu son cüz başıdır Amme güzel!
Hecesinde düzgün okununca Yâsin güzel!
Kur’anı elden ele gönülden gönüle bize ulaştıranlar güzel!
Muhammedin sağ yanında namaz kılan Ebubekir Sıddık güzel.
O Kur’an’ı derleyip toplayan,
Mushaf yapıp çoğaltan
Bize miras bırakan
Âlimler sultanı Affan oğlu Osman güzel.
Kılıç çalıp din yolunu açan erlerin şahı Ali güzel.
Ali’nin oğulları, Peygamber torunları,
Hak hakikat yolunda acı, çile çektiler,
Kerbela’da Yezidiler elinde şehit oldular
Hasan ile Hüseyin iki kardeş beraber güzel!
Çukur yerde yapılmış,
Tanrı Evi, Mekke’de Kâbe güzel!
O Mekke’ye sağ varıp, esen gelen
İmanı bütün hacı güzel!
Sevgili Peygamberimizi koynunda saklayan Medine güzel!
Günlerden cuma güzel!
Cuma günü okununca hutbe güzel!
Kulak verip dinleyince ümmet güzel!
Minarede ezan okuduğunda müezzin güzel!
Diz kırıp oturduğunda insanın helâli güzel!
Sana ak sütünü emziren,
Kol kanat gerip büyüten ana güzel!
Şakağından saçı ağardığında baba güzel!
Sevgili kardeş güzel, oğul güzel!
Yan tarafta, ev yanına dikilince gelin odası güzel!
Uzunca çadır ipi güzel!
Hiçbir şeye benzemez, cümle âlemi yaratan, Allah Tanrı güzel!
O övdüğüm yüce Tanrı, yarınız yardımcınız olsun,
Hepimize medet eriştirsin,
Dostlarım heeey!
Yani Dede Korkut, güzellemelerine Yüce Allah’ı överek ve yücelterek başlar, yine öyle bitirir. Bu güzellemelerde Türk Milletinin bazı ilginç karakteristik özelliklerine de şahit oluruz. Türk Milleti, aslında çok sevgi ve muhabbet dolu bir millettir. Ama onun sevgi sıralamasında, mevki ve makam, çıkar ve menfaat beklentisiyle hiç kimseye, özellikle de devlet adamlarına, sultanlara, hükümdarlara methiye düzmek, onları övmek, onlara meddahlık ve yalakalık yapmak yoktur. Türk milleti bunu hem sevmez, hem de beceremez. Dede Korkut’umuz da burada kimlerin ve nelerin övgüye, övmeye, övülmeye, sevgiye, sevmeye, sevilmeye layık olduklarını, sayıp döküyor, sıralıyor. Kardeşe, oğula, geline, hatta çadır ipine kadar neredeyse herkese ve her şeye güzelleme düzüp koşuyor ama mevki ve makam sahipleri, yöneticiler, devlet adamları, hanlar, hakanlar aklına bile gelmiyor, onlara hiç değinmiyor, kasten ve bilerek es geçiyor. Çünkü Türk töresinde bu görevler millette üstünlük, büyüklük taslama yerleri değil hizmet üretme yerleridir.